TASAM’dan 8 Yeni Kitap

TASAM’dan 8 Yeni Kitap

TASAM kütüphanesi 160 yayınlık bir envantere ulaştı. TASAM Yayınları yeni dönemde çıkardığı 8 kitapla literatüre katkısını sürdürüyor. Tüm kitaplar TASAM web sitesi üzerinde bulunan internet mağazasından satın alınabiliyor.
 
 
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin yayınevi TASAM Yayınları yeni yayın dönemine çıkardığı sekiz yeni kitapla giriyor.
 
Türkiye’nin engin tarihî birikimi ve deneyiminden de istifade eden TASAM, ‘güç ve adalet temelinde bir medeniyet’ tasavvuru ile ülkemizin sosyal sorumluluk sahibi uzmanları ve bilim insanları tarafından kurulduğu 2003 yılından bu güne kadar yayınladığı 80 kitap ve hazırladığı onlarca raporla STK tüzel kişiliğinde bağımsız ve dinamik bir düşünce kuruluşu olarak ülke literatürüne katkı sunmakta.

‘Asya’, ‘Afrika’, ‘Avrupa’, ‘Latin Amerika ve Karayipler’ ve ‘Kuzey Amerika’ ile ‘Türkiye’ ve güvenlik kuşağı olan ‘Balkanlar’, ‘Ortadoğu’, ‘Karadeniz-Kafkas’ ve ‘Akdeniz’ bölgelerine yönelik başlattığı kurumsal süreçleri ‘Türk Dünyası’ ve ‘İslam Dünyası'na yönelik başlattığı kimliksel süreçlerle genişleten TASAM, yayınlarıyla da çok açılımlı bir ‘spektrum’a hitap etmekte.

ASYA BİRLİĞİ?- ASIAN UNION? - Dr. Almagül İSİNA (Editör)

“19. yüzyıl Avrupa Çağı’ydı, 20. Yüzyıl bütün olarak değerlendirildiğinde Amerika Çağı’ydı ve 21. Yüzyıl yine bir bütün olarak değerlendirildiğinde Asya Çağı olacaktır. Bu tabir, bu tarif özellikle son on yıldır yaşadıklarımızın ışığında baktığımızda bu günkü dünyanın altyapısını oluşturuyor.

Batı Avrupa ve Kuzey Amerika endeksli geleneksel Batı Bloğu’na karşı, dünyada yeni güç adaylarının tamamına yakınının Asya’dan 21. Yüzyıl başı itibariyle kendisini göstermiş olması nedeniyle, bu günkü yaşadığımız şartlar ve dünya oluşmaya başladı. “Entegrasyon”, “mikro milliyetçilik” ve “öngörülemezlik” parametreleriyle oluşan bu “çok kutuplu dünya”da iç ve dış dinamiklerin yönetimi herkes için tarihte hiç olmadığı kadar zor.
Asya kendi bünyesinde çok büyük zıtlıkları, fırsatları ve tehditleri barındıran ve 21. Yüzyılın güç merkezi olmaya aday bir coğrafyadır. Eğer bu zıtlıklar iyi yönetilebilirse başarılı olma şansı çok yüksektir. Fakat bu zıtlıklar ve farklılıklar dışarıdan ya da kıta içi aktörlerin birbirleri ile olan anlamsız rekabetinden dolayı manipüle edilirse Asya’nın büyük yükselişi beklenmedik sonuçlarla da karşılaşabilir”.

Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi
Kitap Adı             : ASYA BİRLİĞİ? Siyaset, Güvenlik,Ekonomi ve Kültür Parametreleri /ASIAN UNION? Parameters of Politics, Security, Economy and Culture
Editör Adı             : Dr. Almagül İSİNA
Yayınevi                : TASAM Yayınları
Dili                         : Türkçe-İngilizce
Dizisi                      : Uluslararası İlişkiler Serisi
Yayın Yılı              : 2015
ISBN                       : 978-605-4881-05-5
Sayfa                     : 464 sayfa
Fiyatı                      : 25.00 TL
 
ATATÜRK DÖNEMİ VE SONRASI TÜRK-AFGAN İLİŞKİLERİ - Dr. Mustafa ŞAHİN
 
“Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa; Afganistan’a bir subay heyetinin gönderilmesine yönelik Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa’ya verdiği yazılı talimatta;
1. Güçlü bir Afgan Ordusu oluşturmak için değerli subaylardan oluşan bir heyet seçilmesini,
2. Giden subayların maaşlarının Türkiye tarafından ödenmesini, Türk Ordusu kadrosunda yer almakla birlikte Afgan Hükümeti personeli gibi hareket etmelerini, kendilerini sevdirmeye özen göstermelerini fakat siyasete bulaşmamalarını, gerekirse Türk vatandaşlığından çıkmaksızın Afgan uyruğuna geçmelerini,
3. Türkiye ile irtibatın daima muhafazasını emretmiştir.
Türk İstiklâl Harbi’nin en kritik günleri, Türkiye’nin birçok bölgesi işgal altında, İnönü Muharebeleri dahi henüz başlamamış, Türkiye’nin en çok subaya ihtiyaç duyduğu bir dönem; TARİH: 21 Aralık 1920”.
 
Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi 
Kitap Adı          : Atatürk Dönemi ve Sonrası Türk-Afgan İlişkileri, Afganistan Penceresinden Genel Bakış
Yazar Adı           Dr. Mustafa ŞAHİN
Yayınevi                : TASAM Yayınları
Dili                         : Türkçe
Dizisi                       : Uluslararası İlişkiler Serisi
Yayın yılı              : 2015
ISBN                      : 978-605-4881-09-3
Sayfa                     : 184 sayfa
Fiyatı                      : 15.00 TL



BALKANLARDA ÇOK BOYUTLU ENTEGRASYON - Tolga SAKMAN (Editör)

“1990’lı yıllarda yaşanan çatışma ortamının ardından Balkanların barış ve huzura kavuşması kolay olmamıştır. Yaşanan sorunların etkilerinin uzun süre devam etmesine karşın ülkeler ve toplumlar arasında siyasal-toplumsal alan paylaşımı yoluna gidilmiştir.
Avrupa Birliği, Balkanlar’daki sorunlar karşında entegrasyon yoluyla insan ve mal hareketliliğini sağlayıp, çözülemeyen sınır sorunlarını geçişken sınırlar yoluyla çözmeyi hedeflemektedir. 2013’te AB’ye üye olan Hırvatistan’ın ardından diğer altı Balkan ülkesinin uzun süre üyeliğe hazır olamayacağı öngörülmektedir. Birliğe adaylık statüsü kabul edilen Makedonya, Karadağ ve Sırbistan ile bu statüyü bekleyen Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’un durumu, gerçekleştirecekleri reformlara ve AB standartlarına yaklaşmalarına bağlı olarak gelişecektir. AB zayıflayan ekonominin getirdiği ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmasına rağmen, AB’ye üyelik perspektifi Balkan ülkeleri için önemli bir hedef olmaya devam etmektedir.
Bu çalışma, Balkan ülkelerinin önce kendi coğrafyalarında, ardından ise AB ile kuracakları siyasi, sosyolojik ve ekonomik bir entegrasyonun yolları ve kazanımlarını ele almaktadır”.

Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi
Kitap Adı             : Balkanlarda Çok Boyutlu Entegrasyon, Multidimensional Integration in The Balkans
Editör Adı             : Tolga SAKMAN
Yayınevi                : TASAM Yayınları
Dili                         : Türkçe-İngilizce
Dizisi                      : Uluslararası İlişkiler Serisi
Yayın yılı              : 2015
ISBN                       : 978-605-4881-11-6
Sayfa                     : 286 sayfa
Fiyatı                      : 18.00 TL
 
 
BÖLGESEL VEYA AZINLIK DİLLERİ AVRUPA ŞARTI - Dr. Engin SELÇUK

“Etnik olarak ‘ulus-devlet’ sadece bir normdur. Zira hiçbir ülke etnik olarak türdeş değildir. Türdeş olmayan bir yapıyı bir araya getirmenin; ulus inşa etmenin yolu ise “dil”den geçer. Zira insanlar sadece bir ülkede değil; ama dilde yaşar.
Bazen iktidar dil savaşını kazanır. Mağlup bireyler ana dilini bırakır, köklerini gizler. Eğer bir toplum dil temelinde baskıya maruz kalır ya da marjinalleşmeye zorlanırsa bunun için ödenen bedel çok yüksek olur: bireylerde bir özgüven yıkımı, yabancılaşma, öfke, düşmanlık... Çatışma, bu noktadan sonra artık kaçınılmazdır. Toplumdaki hakim gruplar çoğu zaman bu çatışmanın nedenini anlayamaz. Çünkü baskı yapanlar, yaptıklarını unutmayı tercih eder. Baskıya uğrayanlar ise çoğu kez baskı yapanlardan daha derin bir hafızaya sahiptir.
Şart, bölgesel veya azınlık dilleri belli gruplara özgü bir problem olarak sunmaz. Amacı, sadece azınlık gruplarını doğrudan ilgilendiren dilsel mirası korumak değil; gerçekte çoğunluğu da ilgilendiren kültürel çeşitliliği korumaktır. Türkiye'de Kürtçeyi korumak sadece Kürtçe konuşanların görevi değildir. Kürtçe, Türk Ulusu’nun ortak varlığıdır.
Babil efsanesi, insan oğlunun cezalandırılması ile sonlanmış olsa da, onun yaratıcı gücüne vurgu yapması açısından kayda değerdir. Evet, dilsel çeşitlilik bir sorundur; ama aynı ölçüde bir zenginliktir. Şart, belki de bir denge arayışının ifadesidir. Hikayenin Babil gibi sonlanmaması için…”.

Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi
Kitap Adı             : Bölgesel Veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı, Yorumu ve Uygulaması
Yazar Adı              : Dr. Engin SELÇUK
Yayınevi                : TASAM Yayınları
Dili                         : Türkçe
Dizisi                      : Hukuk Serisi
Yayın yılı              : 2015
ISBN                       : 978-605-4881-08-6
Sayfa                     : 224 sayfa
Fiyatı                      : 17.00 TL
 
 
DEVLET ADAMLIĞI BİLİMİ - Dr. Nejat TARAKÇI

“20. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan güvenlik odaklı Jeopolitik Bilimi, 21. Yüzyılın başlarında Devlet Adamlığı bilimi haline gelmiştir. Nasıl tıp doktorları anatomi gibi temel bilgilere sahip olmak zorunda iseler, stratejik bir makam işgal eden devlet mekanizması içindeki bütün görevliler de jeopolitik ve jeostrateji bilmek zorundadır. Bu eser, çevrenizde yeterince anlayamadığınız veya anlamakta güçlük çektiğiniz olay ve gelişmelerin arka planında yatan amaç ve sebepleri kolayca görmenizi sağlayacaktır. Eser içeriği ile sadece kamudaki kişileri değil, aynı zamanda başka ülkelere yatırım planları olan iş adamlarına, akademisyenlere, güvenlik sistemi içinde yer alan askerlere de yol gösterici prensip ve ölçütleri vermektedir. Eser kapsam ve içerik olarak hem teorik bilgileri hem de geçmiş ve günümüzdeki uygulama ve değerlendirmeleri de içerdiğinden, merak ettiğiniz veya ilginizi çeken konuların da cevaplarını bulabileceksiniz. Eseri hazmettiğinizde çok farklı bir öngörü kabiliyetine sahip olacağınızı söyleyebiliriz”.

Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi
Kitap Adı             : Devlet Adamlığı Bilimi
Yazar Adı              : Dr. Nejat TARAKÇI
Yayınevi                : TASAM Yayınları
Dili                         : Türkçe
Dizisi                      : Uluslararası İlişkiler Serisi
Yayın yılı              : 2015
ISBN                       : 978-605-4881-03-1
Sayfa                     : 368 sayfa
Fiyatı                      : 25.00 TL
 
 
SECTORİAL AND FINANCIAL TRANSFORMATION IN AFRICA – Ufuk TEPEBAŞ

“Global value chains offer new opportunities for structural transformation İn Africa: instead of industrialising bottom up and building up all the Sectors required to compete in global markets, developing countries can İntegrate into global value chans at a spescific stage by catering spesific Skils or products. This opens up new and quicker routes for development.
Henri-Bernard Solignac-Kecınte, OECD Development Cente

Majority of African countries are trapped in the export of unsophisticated, Highly standard products that are poorly connected in the product space and whose sustain growth, governments must implement policies and provide Public inputs that will encourage the private sector to invest in new and More sophisticated activities. Getting out of the trap, that is, diversifying and upgrading its productive structure, is Africa’s key challenge.
Prof. John Anyanwu, African Development Bank

Africa has experienced a positive transformation in political, social and Economic terms. The African Union played a vital role in the development Of this transformation. Today, some of the fastest growing economies on The globe are African. Over the next decade the continent’s GDP is expect- Ed to maintain a positive increase on average an deven attain double Digits in some countries. Foreign Direct Investment has göne from $15 Billion in 2002 to $37 billion in 2006 and $46 billion in 2012. Also the Peace and security situation within the continent has significantly  İmproved, as the promation of good governance and Access to health Care, education and other basic social services.
 Dr. Ibrahim Assane Mayaki, NEPAD Agency

Yukarıdaki metin kitabın arka kapak yazısından alınmıştır.

Afrika ekonomisi, son dönemde hızlı bir dönüşüm yaşamaktadır. 2000 yılında kıta genelindeki çatışmalara, ölümcül hastalıklara, kıtlıklara ve kötü yönetimlere vurgu yapan the Economist, Afrika’yı “Umutsuz Kıta” olarak nitelendirmiştir. Sonraki süreçte Afrika’nın yüksek büyüme oranları yakalaması, en hızlı büyüyen ekonomilere ev sahipliği yapması, zengin doğal kaynakları ve yabancı yatırımcıların sayısındaki artış karşısında the Economist, 2011 yılında Afrika’yı bu kez “Umutlu Kıta” olarak adlandırmıştır. Dünya Bankası ise yatırım potansiyeline atıfta bulunmak suretiyle, Afrika için 30 yıl önceki Çin, 20 yıl önceki Hindistan benzetmesinde bulunmuştur.

Kıta genelindeki ekonomik dönüşüm, bölgesel işbirliği sayesinde ivme kazanırken, dünya ekonomisi ile bütünleşmekte ve ortaklıklarını çeşitlendirmekte olan Afrika, yalnızca gelişmiş ülkelerin erişebildikleri bir pazar olmaktan çıkmış, hızlı sanayileşmekte olan ülkelerin de ilgi gösterdikleri bir pazar haline gelmiştir.